Artık kimse hataları, yanlış kararları veya geçmişin muhasebesini yapmak istemiyor, çünkü bu saatten sonra tartışmaların kimseye faydası yok. Şu an yapılması gereken, en azından önümüzdeki süreci en doğru şekilde yöneterek Ankaragücü’nün ligde kalmasını sağlamaktır.
Sezon başında hedef Süper Lig’e çıkmaktı. Ancak artık mevcut tabloya gerçekçi bakmalıyız. Öncelikli hedef ligde kalmak, ikinci hedef ise rakiplerin performansına bağlı olarak Playoff’tan Süper Lig’e yükselme şansını zorlamak olmalı. Takımın önündeki haftalar kritik ve her puanın önemi büyük. Bu yüzden saha içinde tam bir kenetlenmeye ihtiyaç var.
Geçtiğimiz sezon Ankaragücü, düşme hattına sadece bir hafta girdi ve o hafta küme düştü. Bu sezon da aynı kabusu yaşamak istemiyorsak, takımın sahada yalnız bırakılmaması gerekiyor. Taraftarın kırgınlıkları elbette haklı. Ancak en azından sezon sonuna kadar oyunculara verilecek destek, kulübün ayakta kalması açısından belirleyici olacak.
Kulüp içinde ve camia genelinde çok fazla kırgınlık var. Ancak sezon sonuna kadar yönetim, teknik heyet, futbolcular ve taraftarlar arasında en azından doğru bir koordinasyon sağlanmalı. Yönetim, kamuoyuna net bir mesaj vermeli: Güvensizliğin ve belirsizliğin kulübe zarar verdiği ortada.
Mayıs ayında kongrenin yapılacağı artık netleşmiş gibi görünüyor. O zamana kadar camianın kırgınlıkları tamamen çözülmese bile en azından rafa kaldırılması, saha içindeki mücadeleyi etkilememesi gerekiyor. Çünkü sezon sonunda ligde kalamazsak, neyin doğru neyin yanlış yapıldığını tartışmanın bile bir anlamı kalmayacak.
Ankaragücü, Türk futbolunun köklü camialarından biri. Fakat tarihî kimliği, armasının ağırlığı, geçmiş başarıları kimseyi ligde tutmaz.
Bu ligde kalmanın tek yolu, sahada sonuna kadar mücadele etmek ve tüm şehir olarak bu mücadeleye inanmak.