Diyarbakır Stadı'nda yaşananlar tek kelimeyle rezaletti!

Ankaragücü, Diyarbakır deplasmanında Amed Sportif Faaliyetler isimli takımla oynadığı karşılaşmayı 1-0 kaybederek haftayı puansız kapattı. Sonuç fazla süpriz olmasa da golün 90+6'da yenilmesi gerçekten herkesi çok üzdü.

Haber Ankara olarak bizde bu maçı yerinde takip etmek için Diyarbakır'a gittik ve izledik.
Madalyonun 2 yüzü var.

İlk yüzü şudur ki; Diyarbakır hem yeni yapılanan Diyarbakır ile, hem de eski tarihi Diyarbakır ile gerçekten inannılmaz güzel, hoş ve tam gezilmeye gidilecek bir yer. Tarihi hanlarıyla, Ulu Camisi'yle, Kiliseleriyle, Sur'larıyla, Ongözlü köprüsüyle ve çok daha önemlisi insanıyla çok güzel ve herkesin ailece gidip görmesi gereken bir coğrafya. Biz gün boyunca şehirdeydik. Bölgenin yabancısı olduğumuz belli oluyordu. Sürekli maçtan konuştuk. Buna rağmen, Diyarbakır halkından en ufak bir kötü sözü bırakın, taciz dahi görmedim. O yüzden kendilerine saygılarımı sunuyorum.

STADYUM ATMOSFERİ FARKLIYDI

Ancak madalyonun diğer tarafı çok çok farklıydı. Gerçekten stadyum içinde inanılmaz bir Ankaragücü düşmanlığı vardı. 2016'da yaşanan o talihsiz olayın rövanşını almak için, stada gelen bir taraftar grubu vardı. Öncelikle şunu söyleyeyim; 2016'da yaşanan olayı asla tasvip etmiyorum. Hayatım boyunca, şiddetin her türlüsüne karşı çıktım ve çıkmaya devam edeceğim. Ama bu olay üzerinden rövanş alma duygularıyla hareket edilmesi de yüzde yüz yanlıştı.

Maçı anlatmaya stada getirilmemizden itibaren başlayayım. Emniyetin talimatı ile takım otobüsü ile konvoy halinde stada getirildik. Hiç bir sorun yaşanmadı. Stadyumda çok aktif ve heyecanlı bir taraftar kitlesi vardı. Maç başlamadan önce Kürtçe şarkı ve türkülerle tribündekiler havaya sokuldu ve adeta maça ısıtıldı.

Maçın başlamasıyla birlikte de zaten olanlar oldu. Yaşananları bütün futbol kamuoyu canlı canlı, açık açık ekranlardan gördü. Ankaragücü takım oyuncuları bırakın korneri, duran top kullanmayı; taç atışlarını bile zor yaptılar. Duran top kullanmaya giden her oyuncu, yanıcı maddeler ve pet su şişelerine maruz kaldı. Oyuncular dakikalarca topu oyuna sokamadılar. Oyun oynandığı anda bile sahaya maddeler yağdı. Bu maddelerin büyük çoğunlu pet su şişeleriydi. Ancak yanıcı ve patlayıcı maddelerde bazen sahaya atıldı.

Tabii gözlerimizle gördük. Emniyetin büyük tedbirleri vardı. Ankaragücü kafilesinden kimseye zarar gelmemesi için insan üstü gayret gösterdiler. Ama yanıcı patlayıcı maddeler ve meşaleler o stadyuma nasıl sokuldu bu gerçekten büyük soru işareti. Maçı Diyarbakır Valisi'de protokol tribününde izledi. Önlem açısından ben bu maçın özelinde Diyarbakır Emniyetinin gerekeni yaptığını düşünüyorum.
Öte yandan, Ali İmdat ve bir grup arkadaşı ile stadyumdaydı. Maçın ikinci yarısındaki tepkiler nedeniyle tribünden çıkarıldılar.

Ankaragücü yöneticilerinin maçta protokol tribününde oturtulmuş olmasını da anlamadım. Maç Ankara'da olsaydı Ankara emniyeti şunu yapardı. Gelen konukları belli 2-3 locaya toplardı ve tedbirini alırdı. Ankaragücü yöneticileri derken de ben başkan İsmail Mert Fırat'ı maçta göremedim. Transfer çalışmaları yapıyormuş. Ama böylesine gündemde olan bir maçta başkanın olmaması büyük talihsizliktir. Başkan camianın başındaki kişi olarak Diyarbakır'da olmalıydı.

Başka bir vahim olayda, tepkilerden dolayı Ankaragücü yöneticileri de tribünden çıkarıldılar ve maçın son bölümünü izleyemediler bile. Yani düşünün maçı izlemeye giden yönetici, kendi takımının maçının bir bölümünü izleyemeden stattan ayrıldı. Olacak şey mi bu?

Yani şunu açıkca belirtelim. Diyarbakır Stadı'nda oynanan Amed SF - Ankaragücü maçı için, futbol adına bir şey konuşmak imkansız. 90 dakika boyunca yaşananlar tek kelimeyle rezaletti. Dün bir futbol maçı izlemedik, Amed SF taraftarlarının, 90 dakika boyunca sahaya yabancı madde yağdırmalarını izledik.

ÇAĞDAŞ ALTAY'DA İZLEDİ!

Olayın başka boyutu da Diyarbakır'a gönderilen Çağdaş Altay isimli hakemin maç boyunca yaşanan hiç bir şeye tepki vermemesiydi. Olaylara tamamen kayıtsız kaldı. Hiç bir müdahalesi olmadı. Sadece bir izleyici gibi izledi. "Maç bitsin de nasıl biterse bitsin" diye düşündü. Normal şartlarda sahaya o kadar pet şişe, yabancı madde ve patlayıcı madde atıldığı bir ortamda bu maç asla oynanamazdı. Futbolcuların can güvenliği sıfırdı. Bir Avrupa ülkesinde bu maç 20.dakikada biterdi ve hakem maç iptal ederdi.

Maçın sonu yemek yediğimiz mekanda Faruk Koca'da vardı. Maç öncesi çok konuşulan özür olayı ile ilgili kendisi ilginç şeyler söyledi. Diyarbakır Ticaret Odası'nda bir etkinliğe davet edildiğini ve burada da Ankara'da 2016'da dayak yiyen yöneticilerinden birisinin de olduğunu ve ona üzüntülerini ifade ettiğini belirtti. Ama bunu yerel medya farklı yaymış.

Başka sözüm de ülkede yaşayan bu entel, dantel, aydın görünüşle omurgasız tiplere ve 1.Lig yorumlayan, sözde futbol yorumcularına. Size de yazıklar olsun. 1 kelime bile edip olayları kınayamamışsınız.
Son sözüm takıma olsun. Biliyoruz ki sezon başı berbat bir kadro planlaması yapıldı. Ankaragücü'nün son görüntüsüne bir takım deme şansımız yok. Çünkü böyle bir on bir takım olamaz. Futbolun gerektirdiği hiç bir şeyi yapamaz. Sadece mücadele eder. Ankaragücü takımı zor şartlarda ilk 20 dakika harici iyi mücadele etti. İlk 20 dakikayı çıkardığımızda dengeli bir maç oldu. Rakibi kadar pozisyonlar buldu. 2 topu da direkten döndü. Ama olmayınca olmadı. Oynanan futboldan dolayı değil ama, mücadeleden dolayı tüm takımı kutluyorum. Maçın ikinci yarısı Ankaragücü'ne dönmüştü. Ama maalesef olmadı.