Diyarbakır izlenimleri

Ankaragücü'nün geçtiğimiz hafta sonu oynadığı Amed Sportif maçını Diyarbakır'da yerinde takip ettim. Geçmişte sürekli keyifle gezi yazıları da yazan birisi olarak, 1 günlük Diyarbakır seyahatimdeki izlenimleri sizlere aktarmak istedim.

Öncelikle şunu belirteyim babamın memuriyeti nedeniyle çocukluğumda 2 sene kadar Diyarbakır, Mardin ve Gaziantep'te yaşamışım. Ama bölgeyi hatırlamıyorum. O nedenle ilk Diyarbakır ziyaretim olarak, bu ziyareti değerlendirebilirim.

Diyarbakır'ı yeni ve eski olarak ikiye ayıracağım ve insanı içinde genel bir değerlendirme yapacağım.
Diyarbakır Havaalanı 2016'da yapılmış ve şehre 11 km. uzaklıkta. Son derece modern ve standartlara uygun görünüyor. Havaalanından şehre giderken yeni Diyarbakır'dan geçiyorsunuz. Bu bölge son derece planlı, programlı ve sistemli kurulmuş yeni bir bölge. Geniş ve düzenli caddelerden oluşmuş. Caddelerde yer alan binaların altları kafe türü onlarca işletmeyle doldu. Hepsi çok alımlı ve insanı mekana çeker bir şıklıkta. Şunu net olarak söyleyebilirim Ankara'da veya başka bir şehirde böyle bir bölge çok azdır.

Burası yeni kurulmuş Diyarbakır.

Buradan Sur Bölgesine geçtiğimizde farklı bir formata geçiyorsunuz. Yani şehrin geçmişten gelen tarihini, dokusunu, kültürünü görebileceğimiz, otantik mekanların olduğu muhteşem bir bölgeye.

Tarihi eserlerin bulunduğu bölgenin büyük çoğunluğu yaya bölgesi haline getirilmiş. Girişte size hemen yolda esnaf kahve ikram ediyor. İkramlık bu kahveler çok güzel. Ama adını sormayı unuttum.
Hasan Paşa Hanı kahvaltı için ideal bir mekan, bu kadar tarihi bir mekanda oturup kahvaltı yapmak müthiş etkileyici olur. Ayrıca burada içtiğimiz kahve gerçekten çok farklı bir tattaydı. Benim genel bir huyum var gittiğim her yerde, o yerin magnetlerinden mutlaka alırım ve koleksiyonuma koyarım. Diyarbakır magnetimi de buradan aldım.

Suluklu Han dostlarınızla sessiz bir ortamda oturup, çay kahve içebileceğiniz sohbet için ideal bir mekan.
Ulu Camii, Diyarbakır'a egemen olan müslüman Araplar tarafından şehrin merkezindeki en büyük mabedin (Martoma Kilisesi) camiye çevrilmesiyle oluşturulmuş. Gerçekten Ulu Camii'yi anlatmakla olmaz. Bizzat gidip görülmesi gereken çok özel bir yer. Önündeki meydanda masa ve taburelere oturan insanların görüntüsü, televizyonda izlediğimiz belgesellerin tadında.

Dört ayaklı minare yine ilginç bir yer. Altından geçenler dilek tutuyor. Dört ayaklı minarenin yanındaki 2 kilise ve kiliselerin bulunduğu, kafelerle sıralanmış araç girilmeyen sokak görülmeye değer yerler. Buraların tamamen yaya bölgesi olması insan odaklı şehirlere güzel bir örnek. Bu bölgedeki tarihi evler restore edilmiş. Tıpkı bizim Hamamönü veya Beypazarı gibi düşünün.

Buradan ayrılırken, Sur'ların yanından geçip On Gözlü köprüye (Dicle Köprüsü) varıyorsunuz. İşte burası tam da oturup, zaman geçirilecek, dostlarla Nargile keyfi yapılabilecek, Dicle’nin kenarında bir yer. Hele bir de hava güzelse değmeyin keyfinize.

Tabii daha göremediğimiz yerler de var. Gazi Köşkü, Cahit Sıtkı Tarancı evi, Ziya Gökalp Müze evi bunlardan bir kaçı.

Buraları da mutlaka görülmesi gereken yerler. Zaten önümüzdeki yıllarda Diyarbakır başta olmak üzere, Şanlıurfa, Adıyaman, Gaziantep, Mardin'i içine alan bir Güneydoğu turu planım vardı.

Gelelim Diyarbakır halkına. Geçmişte Diyarbakır'ı hep terör olayları ile duyardık ve hep bir oradan terör haberi gelecekmiş gibi bir tedirginliğimiz olurdu. Ancak son dönemde Diyarbakır hep güzellikleri ile anılıyor. Şehri gezdiğimizde o kadar misafirperver, o kadar yardımsever insanlar gördüm ki aslında biraz Batı illerindeki insan profilimizin git gide ne kadar kötüye gittiğini bir kez daha anladım. Batıdaki büyük şehirlerde iş telaşı, yoğun koşuşturma içinde insanlar, temel değerlerinden uzaklaşıyorlar ve kabuğuna çekiliyorlar. Ama sokakta diyalog kurduğumuz, sohbet ettiğimiz Diyarbakır halkı farklı. Sıcak kanlılar ve sana dokunuyorlar. Bölgeye barış gelmiş, yüzler gülüyor. Sokaklar temiz. Yerli ve yabancı turistler şehri rahatça geziyorlar ve ekonomik katkı veriyorlar.

Bu görüntüye kim emek ve katkı verdiyse onları kutlamak gerek. Siyasi görüşü ne olursa olsun, ülkemizde böyle güzel şeyler görmekten mutluluk duyuyorum.