Yeni Malatyaspor galibiyetinin, Kocaelispor maçından önce takıma olumlu yansıyacağını düşünüyorum.
Ancak genel anlamda takımda gözlenen keyifsizlik, saha dışında da net belli oluyor. Oyuncuların yüzlerinin gülmediği, bu maçta gollerde bile fazla sevinmedikleri gözlemlenebiliyor.
Bu arada maçın ikinci yarısında da, sahada olduğum için net duyabildiğim bir şey de oldu. BEÇ tribününden birisi kaynak olsun diye Bajiç'e, "I Love You Bajiç" diye bağırdı. Bajiç'de taraftara doğru gülümsedi. Bajiç'in yüzünün bu maçta ilk kez güldüğünü gördüm.
Tabii stadyumda az taraftarın olması, böyle gülümseten olayların duyulmasına neden oluyor. Ancak tribünden gelen hakaretlerin de net olarak duyulduğunu sahada maçı izleyen birisi olarak üzüntü duyarak söyleyebilirim.
ÖDEME SORUNU MU VAR?
Tabii son 2 maçta gözlemlenen takımdaki isteksizlik durumları taraftarlar arasında farklı şekilde yorumlanıyor. Ödemeler konusunda, "acaba gecikme mi var ?" veya "Oyunculara para verilmiyor mu?" sorusu hep akıllarda.
Taraftarlar, oyuncuların para alamadıklarından dolayı isteksiz göründüklerini düşünüyorlar.
Bu konuda yaptığımız araştırmada ilginç bir bilgiye ulaştım. Ankaragücü Başkanı İsmail Mert Fırat, oyunculara geçtiğimiz cuma günü ödeme gerçekleştirmiş.
Başkan Fırat, Adanaspor maçından önce yani, 28 Şubat Cuma günü oyunculara yaklaşık 22 milyon TL (veya 600 bin Euro civarı) para ödemesi yapmış.
Bu arada Faruk Koca paranın Adanaspor maçından sonra verilmesini istemiş. Ama anladığım kadarıyla Bandırmaspor galibiyetinin moraliyle Başkan Fırat parayı maç öncesi yatırmış.
40 yıldır bu işlerin içindeyim. Şunu gördüm; oyuncuya kritik maç öncesi para verirsen gevşiyor.
Oyuncularda aynen öyle olmuş ve Adanaspor maçı çöpe atıldı.
Bu para ne için verilmiş? İçerideki kalan prim ve maaş ödemeleri için.
Bu parayı çıktığınızda, içeride oyuncuların yaklaşık 3 aylık maaş ödemeleri varmış. Benim aldığım bilgiye göre prim alacakları kalmamış.
Normal şartlarda Türkiye ölçeğinde her kulüpte, oyuncuların bu kadar alacağı içeride vardır diye düşünüyorum.
Oyuncuların keyifsizliğini buna yorabilir miyiz, yoramaz mıyız bunun kararını da sizler verin...
Ben karar veremedim...
Ancak şunu da düşünmek lazım. Oyuncu da maç seçer. Örneğin Bandırmaspor ve Alanyaspor maçlarında ne kadar dirençli ve arzulu bir takım vardı sahada değil mi?
DEVRE ARASI FIRÇASI
Yeni Malatyaspor maçının devre arasında, soyunma odasında yaşanan fırçalama olayını da Twitter'dan duyurmuştum. Ankaragücü'nün taraftardan sorumlu yöneticisi konumundaki Zafer Akdoğan, oyuncuların ilk yarıdaki isteksiz tavrını görünce, devre arasında soyunma odasına gidiyor ve oyunculara bağırıp çağırıyor!..
Tabii Zafer Akdoğan'ın neler düşündüğünü ve soyunma odasına bodoslama neden daldığını ben çok iyi anlayabiliyorum. Çünkü biz Ankaragüçlüyüz ve içimizde kopan fırtınayı en iyi biz biliriz. Hatta bazen daha fazlasını da yapmak isteyebiliriz. Ama yapılan yanlışı da savunamayız.
Bir yöneticinin, teknik direktörün önünde oyunculara bağırıp çağırması doğru değil. Bu teknik direktörün otoritesini de sarsar. Ben Zafer Akdoğan'ın haklı nedenleri olmasına rağmen, en kısa zamanda takımla barışı sağlayacağını düşünüyorum.
NE YAPMALI?
Ankaragücü için ligdeki tüm maçlarını kaybeden Yeni Malatyaspor takımıyla ile oynadığı maçı elbette kaale almıyorum. Bu maç sadece 3 puanın cebe konulacağı bir maçtı. Çıkıldı ama öyle, ama böyle oynandı ve puan hanesine 3 puan yazdırıldı.
Oyuncuların bu maçtaki isteksizliğine de çok takılmayın. Karşınızda yerle bir olmuş, darmadağın bir takım varken, onları ezmeye çalışacaklarını mı düşünüyorsunuz?
Bizde geçmişte aynı yollardan geçtik, empati yapmak lazım.
Şöyle düşünün Bandırmaspor maçındaki enerji ile, Yeni Malatyaspor maçındaki enerji aynı mıydı? Tabii ki değildi. Bandırmaspor maçında gollerdeki sevinci filan gördünüz.
Camianın Faruk Koca'ya, yönetime, oyunculara, Emre Yıldız'a ve Mustafa Dalcı'ya tepkileri var. Bu tepkiler içinde Mustafa Dalcı'ya gösterilen tepkiler haricindeki diğer tepkiler tamamen haklıdır. Ama şu an Mustafa Dalcı en masum olanıdır. 11 Şubat tarihinde gel dediler geldi ve bir şekilde sonuç almayı başardı. 5 lig, 1 kupa maçına çıktı (Rakip Süper Lig takımıydı). 2 galibiyet, 2 beraberlik ve 2 yenilgisi var. Bu bozuk düzende, elinden geldiği oranda takıma katkı vermeye çalışıyor. Mevcut ortamda daha fazlasını yapma şansı yok. Çünkü aylardır dağılmış, hırpalanmış bir takım var ortada. Toparlamak kolay değil.
Ama Mustafa Dalcı için Kocaelispor maçının artık bir ölçü olacağını düşünüyorum.
Çünkü takımla artık yeterli zamanı geçirdi.
Gelelim Kocaelispor maçına. Kimseye akıl vermek haddim değil. Ama bana göre bu takım hücum futbolu ve set oyunu oynayamaz. Ankaragücü'nün savunmayı ve orta sahayı, hem içeride hem de dışarıdaki maçlarda kalabalık tutup, hızlı geçişlerle gol bulup, maç koparacağı bir sistemle oynaması lazım. Tıpkı Bandırmaspor maçında olduğu gibi.
İçeride dışarıda önce 1 puan demesi lazım. Örneğin Adanspor maçındaki hataya düşülmemeli. Dalcı'yı geldiğinden bu yana eleştireceğim tek konu Adanaspor maçına hücumcu bir kadroyla çıkması ve Dorin Rotariu'nun yerinde oynatılmamasıdır.
Şimdi ilginç bir maça çıkılacak. Rakip lider Kocaelispor. Her ne kadar mali sorunlar yaşasa da, Marcao maraza çıkarsa da, bizim maça 3 cezalı oyuncu ile çıkacak olsalarda, daha zorlu bir fikstürden geçmiş olsalarda maçın mutlak favorisi Kocaelispor takımıdır.
Ancak şunu ifade edeyim ki bu maçtan 1 puan bile gelse, takım da hedef yeniden güncellenir. Yine play-off filan konuşulur. Aksi takdirde zaten değişen bir şey olmayak. Kaos ortamına ve ligde kalmak adına matematik hesapları yapmaya devam edeceğiz...