Ancak, insan kaynaklı faktörler nedeniyle bu işleyen sistem giderek bozuluyor. İklimlerde ciddi değişiklikler meydana geliyor. Örneğin, Ankara'da "kar hasreti" çekmemiz de bu değişikliklerin bir sonucu. Bazı kesimler, küresel ısınmanın "küreselcilerin uydurması" olduğunu iddia ediyor. Ancak, görünen köy kılavuz istemez. Şehirlerdeki aşırı ısınma, kar yağışı için gerekli olan atmosferik koşulların oluşmasını engelliyor.
Buzullar, milyonlarca yıldır Dünya'mızda var. Ancak, şu anda çok hızlı bir şekilde eriyorlar. Temiz su kaynakları ise buharlaşma, yanlış kullanım, biyolojik ve sanayi kirlilikleri nedeniyle giderek tükeniyor. Her nesil, bir öncekinden daha kötü bir çevreyle karşı karşıya kalacak. Bu durum, bozulan ekolojik dengenin farklı sonuçlarını da beraberinde getirecek.
Elon Musk, uzaya otobüs kaldırır gibi roketler gönderiyor. Ancak, halen yaşanabilir başka bir gezegen bulmaktan çok uzağız. Bu nedenle, Dünya'mızı korumak zorundayız. Bireysel olarak yapacağımız çabalar büyük önem taşıyor. Doğal kaynakları bilinçli kullanmak, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek, tüm canlıları ayrım yapmadan korumak, geri dönüşüme dikkat etmek, ağaç dikmek ve ormanları korumak gibi birçok etkinliği hem bireysel hem de toplu olarak gerçekleştirebiliriz.
Dünya'nın geleceği, bizim için en büyük kaygılarımızdan biri olmalı. Ege Denizi'nde bulunan Santorini Adası'ndaki tektonik hareketler bizi nasıl endişelendiriyor ve hızlı önlemler almaya itiyorsa, Dünya'yı korumak için de aynı hızla çözümler üretmemiz gerekiyor. İklim değişiklikleri, nesli tükenen veya sayılır hale gelen biyolojik çeşitlilik ve doğal afetler gibi sorunlar, hepimizi harekete geçmeye zorlamalı.
Bizler, Dünya'nın ekosisteminin bir parçasıyız. Onu koruyarak birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz. Dünya bizle birlikte yaşıyor, onu korumak ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak bizlerin elinde.