Nüfusumuz şuan azalmıyor, artıyor ancak eskiden daha çok artıyordu ve aynı şekilde devam etmesi halinde çok da uzakta olmayan tarihlerde doğum sayısı ölüm sayısının gerisinde kalacak. Bu aşamaya geldiğimizde artık nüfusumuz azalıyor demek.
Doğum oranlarındaki düşüş nedeniyle yaşlı nüfusumuz artıyor. Öyle ki bir zamanlar Avrupa'nın en genç nüfusuna sahip olan ülkemiz, ilk kez doğum oranında bazı Avrupa ülkelerinin gerisinde kalmaya başladı. Ülkemiz çalışan genç nüfusu sayesinde ekonomik bir güce sahipti ve bunu kaybetmemiz demek gelecekte daha da kötü bir ekonominin gelecek nesilleri beklediğini gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bir çok kesimden nüfus artışının önemini anlatan ve doğumu teşvik edici sözler duyuyoruz. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bu yılı "Aile Yılı" ilan etmişti. Aile Yılı kapsamındaki destekler 2025 yılında ikinci ve üçüncü çocuk sahibi olan aileleri kapsamış ve ilk çocuk sahibi olacak ailelere destekleme yapılmamıştı. Destek kapsamında 2. çocuk için 1.500 lira ve 3. çocuk için 6.500 lira çocuklar 5 yaşını doldurana kadar verileceği açıklanmıştı. Ayrıca yeni evlenecek gençler için "Aile ve Gençlik Fonu" oluşturulmuş ve 48 ay vade ve 2 yıl ödemesiz olarak 150 bin lira tutarında faizsiz bir kredi imkanı sağlanmıştı.
Nüfus sorunu Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “ülkemiz için savaştan çok daha önemli bir tehdit” olarak açıklandı. Nüfus artışı için kurulan Nüfus Politikaları Kurulu faaliyete geçirildi. Kurul tarafından doğum sonrası ücretli ve ücretsiz izin sürelerinin artırılması için çalışmalar yapılıyor. Sonrası dönem içinde kreş desteği de planlanmakta. Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD) verilerine göre ülkemiz doğum iznine yönelik kamu harcamalarının en düşük olduğu ülke durumundaydı bu çalışma ile ne kadar ilerleyebileceğiz göreceğiz.
Söylemlere ve ekonomik desteklere rağmen gençlerin genel ekonomik refahları sağlanamadığı müddetçe evlenme ve çocuk sahibi olma konusunda çekimser kalacaklarını düşünüyorum. Ülkemizde ortalama doğum yaşı 30'un üzerinde çıkıyor. Çağımızda gençler çoğunlukla üniversite okuyor. Okul bitiyor iş bulabilmek için sınavlara hazırlanıyor. İşe giriyor para biriktirmeye çalışıyor. Bu yoğunlukta anlaşabileceği biri ile tanışma fırsatını yakalayanlar ancak bundan sonra evlenmeye karar verebiliyorlar. Çocuk ise çok daha sonra düşünebilecekleri bir durum. Zira artık gençler geçimlerini sağlayabilmek için birlikte çalışmaya mecburlar. Kiraların en az bir asgari ücret seviyesinde olduğu ülkemizde ailede bir kişi kiraya bir kişi evi geçindirmeye çalışıyor.
Yukarıdaki şartlar altında verilen desteklerin yetersizliği aşikar. Büyük ailelerde büyüyen nesillerden, çekirdek ailede yaşayan nesillere dönmüştük. Evlenemeyen, evlenmekten korkan veya evlense bile çalışmaktan çocuk sahibi olmayı düşünemeyen aile yapısına ne ad verirler bilemiyorum.