"BİR ŞİFA KAYNAĞI OLDUĞUNA İNANIYORUZ"
Kandaki yağ miktarını azaltan çayın aynı zamanda antioksidan etkisinin de bulunduğuna dikkati çeken Yılmaz, şöyle devam etti:
"Bağırsağımızdaki yararlı bakteriler mikrobiyota dediğimiz florayı iyi yönde iyileştiriyor. Mikrobiyota aslında ikinci bir beyin diyoruz. En büyük endokrin organ diyebiliriz bağırsaklarımız için. Psikoloji, kalp damar sağlığı, diğer kanserlerin gelişimi olsun birçok yerde rolü var. Olumlu yönde etki ediyor. Çayın yanında şeker kullanarak veya sigara içerek olumlu etkisini azaltmamalıyız. Çay faydalı ve sağlıklı bir içecek. Bir şifa kaynağı olduğuna inanıyoruz."
Prof. Dr. Yılmaz, çay tüketiminin yanı sıra dengeli beslenme, düzenli spor ve egzersizin de sağlık açısından büyük önem taşıdığını vurgulayarak, "Çayı mucizevi bir çözüm gibi göstermek istemem. 'Çay için, kanserden tamamen kurtulun' ya da 'Ömrünüz uzasın' demek doğru olmaz. Ancak yapılan araştırmalar, çayın kanser riskini azalttığını ve yaşam süresine olumlu katkı sağladığını gösteriyor. Gerçek anlamda sağlıklı bir yaşam için çayın yanı sıra diğer önemli yaşam alışkanlıklarını da hayatımıza dahil etmeliyiz." dedi.