Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Evin Şingar, ülke genelinde birçok ilde etkili olan ve kar fırtınasıyla başlayan tipi ve şiddetli rüzgarın göz sağlığı için oldukça riskli olabileceğini ifade etti.
Şingar, ultraviyole ışınının buz ya da kardan yansıması sonrası göze verdiği zarar nedeniyle kar körlüğünün yaşandığını ifade ederek şöyle konuştu:
"Bizi özellikle bu soğuk dönemlerde etkileyen problem, halk arasında 'kar körlüğü' olarak biliniyor. Fotokeratit dediğimiz bu rahatsızlıkta, hastalar gözlerinde yanma, ağrı, batma, kızarıklık, göze sanki yabancı bir cisim girmiş hissi, sulanma ya da gözü sıkma gibi şikayetlerle başvuruyorlar. Semptomlarla birlikte enfeksiyon ve görmede azalma gibi durumlar da ortaya çıkıyor."
"TEDAVİYLE BİRLİKTE SEMPTOMLAR 2-3 GÜNDE AZALIYOR"
Evin Şingar, kar körlüğü yaşayan hastaların şiddetli göz ağrısıyla başvurduklarını söyleyerek şunları söyledi:
"Şiddetli göz ağrısıyla gelen hastalara ilk olarak soğuk ve buz uygulaması yapılabilir. Hasta bol miktarda gözyaşı damlası kullanabilir. Eğer enfeksiyon gibi bir durum varsa, antibiyotik damlalar da kullanılıyor. Hastaların bazen ileri boyutlarda epitelleri açılmış olabiliyor, bu durumlarda gözün ya kapalı tutulması gerekiyor ya da tedavi amaçlı kontakt lens kullandırıyoruz. Tedaviyle birlikte semptomlar 2-3 gün içerisinde azalıyor."
"GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ KIŞ AYLARINDA DA KULLANILMALI"
Kar körlüğünün geçici görme kaybına neden olduğunu belirten Doç. Dr. Şingar, "Bu rahatsızlıkta, kornea ve konjonktiva tabakası zedelendiği için hastalarda geçici görme kaybı ortaya çıkabilir. Bu semptom karşısında hastalar panikliyor. Kar körlüğü kalıcı değil ancak uzun süre ve çok yoğun ultraviyole ışınlara maruz kalınmışsa gözün arka kısmı makula ve retina kısmı etkilenerek görme kayıplarına neden olabiliyor" dedi.
Kar körlüğünden korunmak için tıpkı yaz aylarında olduğu gibi kış aylarında da güneş gözlüğü kullanılmasının altını çizen Şingar, gözlük takmayanların ise şapka kullanmaları gerektiğini ifade etti.
