Nüfus politikaları ve doğurganlık hızı arasındaki ilişki Meclis’te masaya yatırıldı. TBMM Genel Kurulu’nda Cumhuriyet Halk Partisinin “Ülkemizde Doğurganlık Hızı ve Nüfus Politikalarının Araştırılması” Grup Önerisi üzerine söz alan CHP Ankara Milletvekili Dr. Aylin Yaman, ülkemizde doğum kontrol yöntemlerine erişimde bölgesel, gelire, eğitime ve göçmenlik statülerine bağlı eşitsizliklerin mevcut olduğunu ve kadınların bu eşitsizlikten olumsuz etkilendiğini dile getirdi.
CHP’li Aylin Yaman TBMM’de yaptığı konuşmada, bir kadının doğurgan olduğu dönem olan 15-49 yaş grubunda doğurabileceği ortalama çocuk sayısının, toplam doğurganlık hızı olarak ifade edildiğini belirtti. CHP’li Yaman, “2001 yılında 2,38 olan bu sayı, Mayıs 2024 TÜİK verilerine göre, 1,51 olarak hesaplanmıştır. Dünyada da yıllar içinde azalma eğiliminde olan toplam doğurganlık hızı, ülkemizde nüfus politikaları açısından bir tartışmayı gündeme taşımıştır. Şimdi vurgulamak istediğim konu, doğurganlıkla ilgili bu tartışmanın, kadınların üreme hakları korunarak ve karar mekanizmaları odağına kadını koyarak yürütülmesi gerekliliğidir” ifadelerini kullandı.
Halk Sağlığı Uzmanları Derneğinin ilgili Çalışma Grubu tarafından hazırlanan bilimsel rapora da dikkat çeken CHP’li Yaman, “buna göre kadın sağlığının önemli belirleyicileri; kadının eğitime, istihdama, çalışma yaşamına, siyasete ve karar verme mekanizmalarına katılımı ve sağlık hizmetine erişim durumlarıdır. TÜİK 2023 verilerine göre okur-yazar olmayan kadınlar, erkeklerin 5 katı kadardır. İstihdama katılım oranı kadınlarda %30 iken erkeklerde %65’tir. Nüfusun yarısını kadınların oluşturduğu ülkemizde, Meclisimizde, ancak 5 milletvekilinden 1’inin kadın milletvekili olabilmesi, kadınların karar verme mekanizmalarına katılımlarının erkeklere göre geri planda olduğunu göstermektedir” dedi.
GELİR DÜZEYİ DOĞUM KONTROL YÖNTEMLERİNİ ETKİLİYOR
Ülkemizde doğum kontrol yöntemlerine erişimde bölgesel, gelire, eğitime ve göçmenlik statülerine bağlı eşitsizliklerin mevcut olduğuna vurgu yapan CHP’li Yaman, “Bu da eşitsizliklerden olumsuz etkilenen kadınların doğurganlıklarını kontrol edememesine, istenmeyen gebeliklerin bu gruplarda artmasına neden olmaktadır. Kamu kurumlarında düzenli olarak ücretsiz doğum kontrol yöntemlerine erişimde son yıllarda güçlükler yaşanmaktadır. Gelir düzeyi görece daha iyi olan kadınlar, özel sektörden temin edebilirken, dezavantajlı grupların yöntemlere erişimi büyük ölçüde azalmıştır. Bu çerçevede, doğurganlık ile ilgili hatırlamamız gereken en önemli konular; her erişkin bireyin “çocuk sahibi olup olmamaya karar verme hakkının” olması, kadınlarda üreme sağlığı yükünün erkeklere göre üç kat daha fazla olduğu gerçeği ve kadınların doğurganlığa karar vermede önceliğinin olması gerektiğidir” ifadelerini kullandı.
“MECLİSTE BİR ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULMALI”
CHP’li Yaman, doğum kontrol yöntemlerinde yaşanabilecek aksaklıklar sonucunda, istenmeyen ve riskli gebeliklerin, kamusal güvence ile, güvenli koşullarda, yasal sınırlarda istemli sonlandırılması sürecinin aksamaması gerektiğini belirtti. Genel Kurul konuşmasında CHP’li Yaman, “İkinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarında, özellikle son yıllarda toplumda çekince ile bakılan, yasal olduğu konusunda sağlık çalışanlarının bile kafa karışıklığı yaşadığı “isteyerek düşükler” temel bir sağlık hizmeti olarak verilmeye devam edilmeli, 10 haftaya kadar yasal olduğu bilgisi sağlık kurum/kuruluşları başta olmak üzere topluma verilmelidir. Kısacası, doğurganlık hızını artıralım söylemlerinin, kadınların Cumhuriyet kazanımları ve hakları olan, doğurganlığın düzenlenmesi hizmetlerine ulaşabilmelerinin önünde engel olmaması gerekmektedir” dedi.
Tüm bu gerekçelerle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir araştırma komisyonunun kurulmasını talep ettiklerini dile getiren Dr. Aylin Yaman, “ülkemizin nüfus politikalarını ele almak ve buna ilişkin olarak, kadınların en temel hakkı olan doğurganlıkları hakkında kendi kararlarını verebilmelerinin sağlanması gereklidir” ifadelerini kullandı.