Sağlıklı beslenme, fiziksel zindeliği korumanın temel unsurlarından biri. Hemotest Laboratuvarı uzmanı Ekaterina Demyanovskaya, yediğimiz gıdaların ruh sağlığını doğrudan etkileyebileceğini belirtiyor.
BESİNLERİN RUH SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Demyanovskaya, bazı gıdaların ruh halimizi nasıl şekillendirdiğini ve hangi beslenme düzenlerinin moralimizi destekleyeceğini paylaştı.
"Gıda sadece genel beslenme durumumuzu değil, aynı zamanda bağırsaklarımızın ve mikrofloramızın sağlığını da etkiler," diyen uzman, sağlıklı bakterilerin dengesinin bozulması durumunda, zararlı mikroorganizmaların hızla çoğalarak vücuda zarar verebileceğini ifade etti.
Bu durum, aynı zamanda ruh hali ve davranış üzerinde de etkiler yaratabilir.
BAĞIRSAK VE BEYİN ARASINDAKİ BAĞLANTI NASIL ÇALIŞIR?
Bağırsakların, serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin üretildiği kendi otonom sinir sistemine sahip olduğunu belirten Demyanovskaya, bağırsaklardan beyne giden sinyallerin iç sinirler ve vagus siniri aracılığıyla iletildiğini açıkladı. Bu şekilde, beyin-bağırsak ekseni işlevini yerine getiriyor.
Nörotransmitterler, nöronlar arasında iletişimi sağlıyor.
Her nörotransmitterin farklı etkileri bulunuyor. Örneğin, serotonin "mutluluk hormonu" olarak bilinir ve seviyesinin düşmesi, sinirlilik ve anksiyeteyi artırıyor.
Dopamin eksikliği ise kişiyi pasif, yorgun ve motivasyonsuz hissettirebiliyor. Norepinefrin eksikliği ise vücudun strese karşı normal tepkiler vermesini zorlaştırıyor ve acil durumlara uyum sağlamayı engeller, hızlı karar almayı güçleştiriyor.
EN SEVİLEN YİYECEKLER SAĞLIĞA ZARAR VERİYOR
Uzmanlara göre, anlık olarak büyük keyif veren gıdalara olan aşırı ilgi, bağırsak mikroflorasını bozabiliyor. Bu yiyecekler arasında özellikle şeker oranı yüksek tatlılar ve içecekler bulunuyor.
Demyanovskaya, "Rafine şeker ve fruktoz, bağırsakta bulunan patojen bakteriler için bir besin kaynağıdır," diyerek, bu maddelerin zamanla faydalı mikrofloranın yerini alıp hızla çoğaldığını belirtti.
Ayrıca yapılan araştırmalar, aşırı şeker tüketiminin, beyin kaynaklı nörotrofik faktör adı verilen bir proteinin aktivitesini engellediğini ortaya koyuyor.
Nörologlar, bu proteinin azalmasının yüksek depresyon riskiyle bağlantılı olduğunu vurguluyor.
Bir dizi çalışma, yapay tatlandırıcı aspartamın, sinirliliği artırıp kaygıya yol açtığını ve uyku kalitesini bozan stres hormonu kortizolün seviyesini yükselttiğini gösteriyor.
ŞİFA KAYNAĞI YOĞURT VE KEFİR
Bilim insanları, düzenli olarak yoğurt ve kefir tüketen bireylerde depresyon riskinin belirgin şekilde daha düşük olduğunu keşfetti.
Bu faydanın arkasında, muhtemelen yararlı laktik asit bakterileri olan laktobasillerin rolü bulunuyor. Laktobasiller, bağışıklık sisteminin düzgün çalışması için kritik öneme sahip, iltihabı azaltan ve stresle başa çıkmayı kolaylaştıran interferon gama adlı bir proteinin seviyelerinin artmasına yardımcı oluyor.
Ancak tabii ki yemekler depresyonun tek ve en belirgin nedeni değil. Bazen en sağlıklı besinler bile bu hastalığın tedavisinde etkili olmayabilir.
Depresyonun temel olarak bir zihinsel bozukluk olduğu unutulmamalı.
Bunun yanı sıra, bireyin genetik yapısı, hormonal dengesi, yaşam tarzı, sosyal çevresi, alkol ve psikotrop madde kullanımı gibi faktörler de depresyonun gelişiminde önemli rol oynayabilir.