İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu partisinin haftalık grup toplantısında önemli açıklamalar yaptı. Konuşmasına 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı’nı kutlayarak başlayan Dervişoğlu’nun gündem konuları arasında Paris Olimpiyat Oyunları’nda ülkemizi temsil edecek sporcular, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yılı, Lozan Barış Antlaşması’nın 101. Yılı, Moody’s’in Türkiye kredi notunu artırması, sokak hayvanları, MHP Lideri Bahçeli’nin listesi ve ekonomi yer aldı.
İYİ Parti Lideri Dervişoğlu’nun gündem başlıklarından öne çıkan açıklamalar şöyle:
SANSÜRÜN KALDIRILIŞININ 116. YILI
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu konuşmasına 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı’nı kutlayarak başladı. Dervişoğlu bayramla ilgili şunları söyledi:
“Bugün sansürün kaldırılışının 116. yıl dönümü... Gazeteciliğin suça dönüştürüldüğü bir cadı avı ikliminde basın özgürlüğü, istibdata karşı hürriyet mücadelemizin temel yapı olma mecburiyetindedir. Türk basının sansüre direnişinin bayraklaştığı bu anlamlı günün gazeteciler için ilk anlamına kavuşabilmesi ve gerçekten bayram olabilmesi için suç ve suçludan ziyade, onların ifşa eden gazetecileri cezalandıran bu ucube sistemin yerine basını kimsenin kendi yandaşı haline getiremeyeceği tam demokrasiyi tesis edene kadar mücadelemize devam edeceğiz.”
BÜYÜK ZAFERİ TAÇLANDIRAN ANTLAŞMA
Konuşmasına Lozan Barış Antlaşması’nın 101. yıldönümü ile devam eden Dervişoğlu antlaşmanın önemini şöyle anlattı:
“24 Temmuz tarihinin bize hatırlattığı en önemli şey Cumhuriyetimizin tapu senedi Lozan Antlaşmasının 101. yıl dönümü olmasıdır. Lozan Antlaşması, kesintisiz on bir yıl boyunca yorgun düşmüş bu büyük milletin gün yüzü gördüğü ve uzun on yıllardan sonra hem cephede hem de masada destan yazdığı büyük zaferini taçlandırdığı anlaşmadır. Tarihi çarpıtılmış dizi senaryolarından ibaret sananlar, kendileri çalıp kendileri oynamayı devlet yönetmek zannedenler açıp önce Lozan’ı bir okusunlar. Tanınmanın ne manaya geldiğine baksınlar.
Tarihi çarpıtılmış dizi senaryolarından ibaret sananlar, kendileri çalıp kendileri oynamayı devlet yönetmek zannedenler açıp önce Lozan’ı bir okusunlar. Tanınmanın ne manaya geldiğine baksınlar. Sonra Kuzey Kıbrıs’ın ve uzaktan atıp tuttukları Filistin’in onlarca yıldır süre gelen tanınma mücadelelerini hatırlasınlar. Lozan Antlaşması, Saray Amiri ve avenesinin en büyük karın ağrısıdır. Çok bilmiş kadrolu meczuplarıyla birlikte Lozan üzerinden İsmet Paşa ile, İsmet Paşa üzerinden ise asıl hedefleri olan Atatürk ve Cumhuriyetle kendi fukara akıllarınca bitmeyen bir nefretle savaşlarını icra etmektedirler.”
KIBRIS BARIŞ HAREKATI VE HATAY’IN ANAVATANA KATILMASI
İYİ Parti Lideri Dervişoğlu, Kıbrıs Barış Harekatı ve Hatay’ın anavatana katılmasının yıldönümlerini de hatırlatarak şunları söyledi:
“20 Temmuz günü Kıbrıs’ta Rauf Denktaş’ın mezarını ziyaret ederken İçimdeki utancı ve öfkeyi nereye koyacağımı bilemedim. Rahmetlinin bu dünyadan gözü açık gittiğini unutmadım! Kıbrıs’ı göz göre göre nasıl peşkeş çektiklerini hafızamdan atamadım! Hatırlayın o günleri… Erdoğan, o zaman ki dostu Kostas Simitis’le görüşüyordu. Annan planı ile Rum kesiminin AB’ye alınmasına güya engel olmayacağını söylüyordu. Bir de parola uydurmuşlardı… “Çözümsüzlük çözüm değil” diyorlardı! Sizler statükocusunuz diyorlardı. Hatırlayın… Yıl, 2004. Rahmetli Rauf Denktaş Meclis Genel Kurulu’nda konuşuyorken onu dinlemeyip boykot ettiler. O zamanki taşeron ortakları FETÖ’cülerle birlikte büyük dava adamı Rauf Denktaşı “Ergenekoncu” bile ilan ettiler. Bunu yapanlar Rauf Denktaş’ın da ismini ağızlarına alamazlar.
Anavatan’a kattığı Hatay’a yapılanlar da unutulmasın. Hatay da Lozan’ın önemli bir mührüdür. Onu Anavatana katılışının 85. yıldönümünü idrak ediyoruz. Hatay’ı şahsi meselesi gören ve Türk milletine milli bir miras ve mesele olarak emanet eden büyük Atatürk’ü ve mücadele arkadaşlarını saygı, minnet ve rahmetle anıyorum. Hatay bizim de şahsi meselemizdir. Oysa bugün Hatay’ımız virandır. Şehir merkezinin kimlere pay edildiğini biliyoruz. Binaları mezara çevirenlerin nasıl aklandıklarını da biliyoruz. Bütün bunların hesabını sormak için gün sayıyoruz. Bekleyin geliyoruz, geleceğiz; sıkı durun, hesap soracağız!”
MOODY’S’İN İKİ PUANLIK KREDİ NOTU ARTIŞI
Başkan Dervişoğlu, Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu iki puan daha artırmasını şu sözlerle yorumladı:
“Bugünün Duyun-u Umumiye memurununsa adı bizler için malum, herkes için bilinmektedir, sanı namı da bellidir… Londralı borsa yatırım danışmanı vergimatik Mehmet’tir! Kendisinin geçtiğimiz hafta kredi değerlendirme kuruluşu Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu artırmasından dolayı düğün bayram ettiğini biliyoruz. Peki bu iki puanlık kredi notu artışıyla Türkiye’nin hangi ülkelerle aynı seviyeye geldiğini biliyor musunuz? Bahamalar, Bangladeş, Benin, Fiji, Honduras, Karadağ ve Ürdün. Peki bu Duyun-u Umumiye memuru arkadaşın bizi gelecek aylarda taşımayı vaad ettiği yerde hangi ülkeler varmış, biliyor musunuz? Ermenistan, Özbekistan ve Senegal.
Batan ülkelere bir anda 4 derece arttırmak suretiyle not verenler… Peki, bir anda iki derece artırmak suretiyle not verenler kim oluyor? Bu hangi tür ülkeye giriyor sayın Erdoğan? Batmakta olan mı yoksa siz rakamları pek seversiniz, yarı batmakta olan bir ülke mi oluyoruz? Henüz Saraydan bu konuda bir açıklama gelmedi ama bildiğiniz üzere, Erdoğan, büyük müjdeleri bizzat kendisi verir. Bir müjdeyi bir bakanına verdiriyorsa bilin ki o müjdeyi kendisi bile beğenmemiştir.”
SOKAK HAYVANLARI YASASI
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, gündemin önemli konularından sokak hayvanları yasası ile ilgili ise şunları kaydetti:
“Saray iktidarı bir vicdan bombası attı önümüze…Ve bize dedi ki; çocuklar mı ölsün, köpekler mi? Çünkü biri ölmeli… Çünkü yaşamak ve yaşatmak lügatlerinde yok. Çünkü saklayıp örtmek zorunda oldukları o kadar büyük ihanetler vardı ki yeni bir tuzak kurmaları gerekiyordu. Bu attıkları vicdan bombasıyla da günlerdir uğraşıp duruyoruz. İşte bu yüzden ben buradan, bu kürsüden vakti zamanında Türkiye’nin çok kötü zamanlarını yaşamış, o zamanlarda da çok kan ve şiddet görmüş biri olarak; yani bir parti genel başkanı olarak değil, sade vatandaş Müsavat Dervişoğlu sıfatımla sesleniyorum; ölüm ve yok etmeyle başlayan hiçbir cümleden hayır gelmez! Bunu fazlasıyla yaşamış ve tecrübeyle sabit bilen kiminize göre abiniz, kimine kardeşiniz, kiminize göre ise evladınız olarak söylüyorum; sokak hayvanları meselesini ortak akıl ve en önemlisi ortak emek ve çabayla çözmek hepimiz için çok önemli bir imtihandır.
Saray iktidarı sonrası için de birlikte ayağa kaldıracağımız yeni baştan hep birlikte inşa edeceğimiz o güzel Türkiye’miz için bir ön sınavdır. Evet, Türkiye’de sahipsiz başıboş köpek sürüleri bir sorundur. Bir sağlık sorunu, bir güvenlik sorunudur. Ancak ölüm lafıyla değil, hayır lafıyla başlayacağız. Sonra da bu sorunun en makul çözümünü bulacağız. Bu işi de sadece yasayla çözmek ya da yasayla çözümsüz bırakmak kolaycılığına da düşmeyeceğiz. Emin olun, bu iktidar ne yasa çıkarsa lafta kalacaktır. Yasayla oyalanmak boşunadır. Önce geleceğimiz olan çocuklarımızı, sonra da bu ülkede yaşayan tüm canlıları korumakla mükellefiz. Bu yüzden de Ne imhacı ne de redci bir kolaycılığa düşmeyeceğiz. Vicdanı akılla, aklı da vicdanla dengeleyeceğiz. Biz İYİ Parti olarak bu imtihanı önemsiyoruz. Bu sebeple de en başta sivil toplumun, gönüllülerin ve yerel yönetimlerin sorumluluk aldığı, kimsenin kimseye bahane uydurmadığı bir toplum seferberliği arzuluyoruz. Bunun için de ne gerekiyorsa yapmaya hazırız.”
“TEK DEVLET DEĞİL TÜRK DEVLETİ”
İYİ Parti Lideri Dervişoğlu, konuşmasının sonunda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 154 kişilik listesine değinerek konuyla ilgili şunları söyledi:
Bir de biliyorsunuz kamuoyunu meşgul eden benim de içinde bulunduğum 154’ler tartışması var. Aslına bakarsanız bu tartışmaya hiç girmek istemiyorum. Ama tamamen sessiz kalmayı da uygun görmüyorum. İki cihanda yan yana gelemeyecek bazı insanları Aynı torbaya doldurarak adeta eşitlemiş; “Bölücü, Liberal, Marksist, Fetöcü” yapıların elemanı diye yaftalamışlar. Bu insafsızlıktır, izansızlıktır, saygısızlıktır, ahde vefasızlıktır. Çok bir şey söylemek istemiyorum. Ayrıntıya girip hiç kimseyi mahcup etmek niyetinde de değilim. İçinde yetiştiğim camiayı üzmek, kırmak istemem ancak sabrın da bir sınırı var. Sözlerimin muhatapları maziyi paylaştığım insanlar değil, eline dava arkadaşlarının kanı bulaşmış alçaklardır.
Hayatım boyunca bölücü, liberal, Marksist ve FETÖ'cü diye hiç anılmadım. Bütün ömrümce anıldığım ve gurur duyduğum tek bir sıfat var. Ben varlığını Türk varlığına adamış bir memleket evladıyım. Doğduğum gibi öleceğim ve bununla övüneceğim. Hayatımın sonuna kadar da ‘Tek bayrak değil, Türk Bayrağı. Tek devlet değil, Türk Devleti. Tek millet değil, Türk Milleti. Tek vatan değil, Türk Vatanı’ diye haykırmaya devam edeceğim.”