İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin haftalık grup toplantısında açıklamalar yaptı. Başkan Dervişoğlu TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasına 2 Temmuz 1993 Madımak Katliamı ve Başbağlar Katliamı’nın yıl dönümlerine dikkat çekerek başladı. Dervişoğlu katliamlarda hayatlarını kaybeden vatandaşları rahmetle andı.
İZMİR VE AYDIN’DAKİ YANGINLAR
Bir önceki hafta Diyarbakır ve Mardin’deki yangınlarda hayatını kaybeden vatandaşların acısının hala taze olduğunu belirten Müsavat Dervişoğlu, yangınların İzmir ve Aydın’da da devam ettiğini belirterek şunları söyledi:
İzmir ve Aydın’dan gelen haberler bizleri kahretmiştir. Buradan cansiperane şekilde yangınlarla mücadele eden bütün görevlilere ve gönüllülere partim ve milletim adına teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum. Ancak bu tür yangınların havadan müdahale olmadan söndürülemeyeceğini her yıl acı şekilde öğrenip 1 yıl sonra unutan iktidarla daha ne kadar ormanlarımızı kaybedeceğimizin hesabını bilemiyoruz.
Birçok alanda gördüğümüz İHA’ları (insansız hava araçlarını) orman yangınlarında etkili şekilde kullanmak için daha kaç yangın bekleyeceğimizi bilmiyoruz. Cumhurbaşkanlığı ve bakanların emrine sayısı belirsiz özel jetler, filolar amade ederken yıllardır yeterli sayıda yangın söndürme uçakları tedarik etmemelerini vergimatik Mehmet’in (Mehmet Şimşek) tasarruf tedbirleriyle mi açıklıyor kestiremiyoruz, emin olamıyoruz. Bilmiyoruz.
“10 MİLYON KAÇAK NÜFUS VARKEN EKONOMİ DÜZELTİLEMEZ”
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, konuşmasında ekonomik kriz konusunu da ele aldı. Başkan Dervişoğlu şunları söyledi:
Ekonomik kriz 85 milyonluk bir ülkenin kaynakları, onu sürekli sömüren saray ekonomisi varken, eğitim, sağlık ve diğer yaşam giderleri sırtından karşılanan, 10 milyonu aşkın kaçak nüfus varken asla düzeltilemez. 85 milyon insanın kazançları saraydaki ihale zenginlerine aktarılarak cari açık kapatılamaz.
Türk milleti saraya yamanmış bir oligarşinin affedilen vergi borçlarına karşılık aldığı nefesi haraç vererek, hak ettiği refaha kavuşamaz. Aksine her geçen gün bu delik büyüyecek. Her gün açıklar artacaktır. Hele de hazinenin başında Mehmet Şimşek gibi bir Düyunu Umumiye memuru varken yaşanacak olası sahte baharların arkasından daha büyük kışların geleceği aşikardır.
Bu kafa iktidardan düşmedikçe ne bu fiyatlar düşecek ne de halkımızın alım gücü yükselecektir.”
TÜRKİYE’NİN GRİ LİSTEDEN ÇIKARILMASI
Müsavat Dervişoğlu, geçtiğimiz haftalarda Türkiye’nin gri listeden çıkarılmasına ilişkin şu sözleriyle konuşmasına devam etti:
Kimse sormaz zannediyorlar o gri listeye niye girdik diye. Kimse sormaz zannediyorlar bu kadar çete lideri niçin İstanbul’da ve Türkiye’nin çeşitli vilayetlerinde yaşıyordur diye. Teröristlerin ayakkabı numaralarına kadar bildiğini iddia eden eski İçişleri Bakanı gibi ‘Ezan dinmez, bayrak inmez’ diye edebiyat yapıp devlet işi yerine sigorta işi yaptığı için alışıktırlar bunlar böyle şeylere. Çünkü bunlar Türk yurdunu adaletle abat edecekleri yerde zulüm ile berbat etmekle görevli kişilerdir!
Bu ülkeyi 3 yıl önce gri listeye sokan Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarıdır. O gün bunu gururla savunur. Teröre yol vermedik diye o yüzden bizi gri listeye aldılar türünden saçma sapan mazeretler üretirler. 3 yıl sonra gri listeden çıktık diye düğün bayram edip bunu müthiş bir başarı olarak kabul ederler.
“ESAD’I DA UNUTTURMAK İSTİYORLAR”
İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye devlet başkanı Beşer Esad ile ilişki kuracağına yönelik açıklamasını da şu sözlerle ele aldı:
“Şimdi de Esad’ı unutturmaya çalışıyorlar. Yani başımıza örmeye çalıştıkları milyonlarca geçici sığınmacıyı ve şehirlerimizin demografik yapısının değişmesinin sebebini... Şimdi bunu unutturmak istiyorlar. Ne diyor Sayın Erdoğan? İlişki kurmamamız için hiçbir sebep yok. Esad’ı kastediyor. Suriye’nin içişlerine karışmak gibi bir derdimiz yok, asla olamaz diyor. Esad’la önceden olduğu gibi şimdi de yeniden görüşebiliriz diyor. Keşke uyarılarımıza kulak verip doğru adımları önceden atmayı bilebilseydi.
“AKLI BAŞINDA HER TÜRK VATANDAŞI BU SORUNU GÜNDEME GETİRİYOR”
Dervişoğlu, özellikle Kayseri’de yaşanan olaylarla birlikte sığınmacıların Türkiye’nin demografik yapısının değiştirdiğini ve bunun beka sorunu haline geldiğini ise şu sözlerle anlattı:
"Her hafta aklı başında her Türk vatandaşı gibi bu sorunu gündeme getiriyoruz ama her saat daha da ağırlaşan, daha da tehlikeli hale gelen bir tablo beliriyor. Türkiye’nin demografik saldırı altında olduğunu, sığınmacı ve kaçak meselesinin beka sorununa dönüştüğünü ve hükümetin verdiği bütün rakamlarda yalan söylediğini her fırsatta dile getiriyoruz.
Önceki gün Kayseri’de bir çocuğun başına gelenlerle bunu bizlere en şiddetli ve acı biçimiyle bizlere gösterdi. Küçük bir kız çocuğuna yapılanlar ve Türk bayrağının indirilip yakılması, küçük kıvılcımları aşan alevlerdir. Yani sorumlu ve provokatör aramak beyhudedir. Aslolan tedbir almaktır. Savaştan kaçarken gelenlere yardım ederken de tedbirsiz gelenlerin gidişini düşünmeye başlarken de işe tedbir ve ihtiyat penceresinden bakmaktır. Kaçakları kim doldurduysa sınırlarda açık kapı siyasetini kim yürüttüyse, savaş koşulları sona ermesine rağmen kaçakları kalıcı hale getirmek için kim teşvik edici işler yapıyorsa bu yangının sorumlusu odur. Provokatörler de orada aranmalıdır.
İktidar makamındakiler artık zaman daralmaktadır. Siz çözümü görmezden geldikçe yani sığınmacı ve kaçakları ülkelerine göndermeyi reddettikçe Türk halkı kendi çözümünü bulmaya çalışacaktır."
