Ankara Keçiören'de 2 kişinin ölümüyle sonuçlanan daire ilaçlamasına ilişkin 3 sanığın yargılanmasına başlandı!

Ankara'nın Keçiören ilçesinde 2 kişinin hayatını kaybetmesi ile suçlanan daire ilaçlanmasına ilişkin 3 sanığın yargılanmasına bugün başlandığı ifade edildi.

Ankara Keçiören'de 2 kişinin ölümüyle sonuçlanan daire ilaçlamasına ilişkin 3 sanığın yargılanmasına başlandı!

Geçtiğimiz günlerde Ankara Keçiören'deki bir apartmanda 2 kişinin ölümüne, 13 kişinin ise etkilenmesine yol açan tahta kurusu ilaçlamasıyla ilgili ikamet sahibi ile ilaçlama yapan 2 kişinin, "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölüm ve yaralanmasına sebebiyet verme" ve "zehirli madde imal ve ticareti" suçlarından yargılanmalarına başlandı.

Yapılan açıklamalara göre Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanık R. A. A. katılmazken sanıklar İ. Ç. ve B. A. ile avukatları salonda hazır bulundu.

SANIKLARA SAVUNMALARI İÇİN SÖZ VERİLDİ!

Sanık İ. Ç., 2010'dan beri ilaçlama işiyle uğraştığını, bakanlık onaylı ürünleri kullanıcı belgesi bulunduğunu ancak zirai ilaç kullanma belgesi olmadığı söyleyerek "O gün devamlı kullandığım ilacı kullanmamakla hata yaptım. İlacı Ulus'tan aldım. Ziraat mühendisi bana bu ilacı tavsiye etti. Satıcı bu ilacın zirai ilaç olmadığını söyledi. İlaçlama yapılıp yapılmadığını sordum. Oradaki görevli kendisinin de kullandığını ve etkili bir ilaç olduğunu söyledi. 10 yıldır oradan alışveriş yapıyorum. Güvendim, pişmanım." şeklinde ifadelere yer verildi.

Yaşanan olay hakkında konuşan İ.Ç. olay gününde R.A.A.'nın kendisini arayarak apartmanda ilaçlamanın yapıldığı fakat kendi evinin ilaçlatılmasını istediğini söyleyerek ilaçlamanın yapılmasından önce de gerekli prosedürleri yaptığını ifade ederek Çatuk, "7,5 aydır içeride düşünüyorum, nasıl diğer yerlere sızabilir diye. Acaba Ramadan üç gün beklemeden evi açıp bina içerisine sızmış olmasına neden olmuş olabilir mi, diye düşünüyorum. Bir annenin ve çocuğun ölümüne sebep olmakla suçlanıyorum. Ben bu ilacın yasaklı olduğunu ve öldürücü etkisi olduğunu bilmiyordum, yoksa kullanmazdım." dedi.

İLAÇLAMA YAPMADIĞINI İFADE ETTİ!

B.A. ise "İlaçlama yapmadığım için bu konuda bir ruhsatım da yoktur. Sanık İbrahim benim annemin eski eşidir. Olay tarihinde aracı olmadığından benden rica etti. Ben de götürdüm. Binaya dahi girmedim. İlaçlama faaliyetinde bulunmadım. Beraatimi talep ediyorum." dedi.

GAZ PRİZLERDEN GELDİ!

Müşteki N.S. da olayda annesini ve kız kardeşini kaybettiğini, sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.

N.S., "Sanık her ne kadar ilaçlama sırasında prizleri izole ettiğini söylese de çıkan gaz prizlerden geldi. Prizlerde çok yoğun bir koku vardı. İlaçlama yapıldığı konusunda kimse bizi uyarmadı. Biz ilk önce doğal gaz sızıntısı olduğunu düşünmüştük." diye konuştu.

Müşteki V.S. de şunları anlattı:

"Ölen Elif Sude kızım, Türkan eşim olur. Nisanur da kızımdır. Çıkan gazdan dördümüz de etkilendik. Ben de bir hafta yoğun bakımda tedavi gördüm. Ailemle oturduğum daire ile ilaçlamanın yapıldığı daire aynı katta sırt sırtadır. Havalandırma boşlukları ortaktır. İlaçlama yapılacağına dair kimse bizi uyarmadı. Sanıklardan şikayetçiyim. Hastaneye gittiğimizde doktorlar gıda zehirlenmesi olabileceğini söylediler. Bizi hiç yatırmadan taburcu ettiler. Hastaneden eve gelince sabaha karşı kızım ve eşim fenalaştı. Sonra tekrar ailece hastaneye gittik."

Duruşmaya katılan diğer müştekiler de sanıklardan şikayetçi olduklarını belirterek, sanıkların en ağır cezaya çarptırılmasını talep etti.

Mahkeme heyeti, avukatların beyanının ardından sanık R. A. A.'nın bir sonraki celseye de gelmediği takdirde, zorla getirilmesine hükmederek davayı 2 Nisan'a erteledi.

SONRAKİ HABER