Yaman, yaptığı açıklamasında 2024 yılından bu yana yürürlükte olan Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’nin Sağlık Bakanlığı’nda yapılan çalışmalar sonucunda yeniden düzenlendiğini hatırlattı.
Aile hekimleri için uygulanan hedef puan konusuna da değinen Yaman, bu durumu güvensiz çalışmanın baştan habercisi olduğunu vurgularken, sağlık çalışanlarının puanlarını tutturamamasının sorumlusunun kim olduğunu da sordu.
Konuya ilişkin CHP Ankara Milletvekili Dr. Aylin Yaman’ın basın açıklamasının tamamı şu şekildedir:
Değerli Basın Mensupları,
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, Sağlık Bakanlığınca Aile Hekimliği uygulaması kapsamında sözleşmeli olarak çalıştırılan aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarına yapılacak ödemeler, izinler, sözleşme esasları ve disiplin işlemleri ve aile hekimliği uygulamaları için Sağlık Bakanlığınca görevlendirilen uzman hekim, hekim ve aile sağlığı çalışanlarına yapılan ödemelere ilişkin usul ve esaslar, AİLE HEKİMLİĞİ SÖZLEŞME VE ÖDEME YÖNETMELİĞİ kapsamında belirlenmektedir.
2021 tarihinden bu yana yürürlükte olan bu yönetmelik, bugünlerde Sağlık Bakanlığında yapılan çalışmalarla yeniden düzenlenmiş ve bu konuda bir taslak yönetmelik hazırlanmıştır.
Bu taslak çalışma, ZATEN GÜVENCESİZ ÇALIŞTIĞINI DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ AİLE HEKİMLERİ VE AİLE SAĞLIĞI ÇALIŞANLARI İÇİN DAHA DA GÜVENCESİZ VE KEYFİYETE DAYALI BİR DÜZENİ DAYATMAKTADIR.
Aile hekimlerinin sözleşme yenilemelerindeki şartlar BELİRSİZDİR. Gebelik, lohusalık, bebek ve çocuk izlemleri, bağışıklama, kronik hastalık ve kanser taramaları kapsamında, hangi kriterlere dayanarak hesaplandığı belli olmayan HEDEF PUAN dayatması, adeta güvencesiz çalışmanın daha baştan habercisidir. Bulunmayan aşılar nedeniyle yapılamayan bağışıklamadaki hedef puan tutturamamanın sorumlusu Sağlık Bakanlığı mıdır, yoksa aile hekimi midir?
CHP olarak, aile hekimliği başına düşen nüfus tavanını, aile hekimi sayısını artırarak düşürmeyi, bunu yaparken de aile hekimliğini teşvik edecek özlük hakkı artışı yaparak kurgulamayı planlarken, taslak yönetmelikte nüfus tavanının 4.000’den 3.500’e düşürüldüğünü, bunun da tavan ücrette kayba neden olarak yapıldığını görüyoruz.
Fakat belki de daha vahimi, SAĞLIK HİZMETİNE İHTİYAÇ DUYMAYAN KİŞİLER NEDENİYLE HEKİMLERDEN KESİNTİ YAPILACAK OLMASIDIR. İLERİ DÜNYA ÜLKELERİNDE, HASTA OLMAYAN KİŞİLER VE ONLARI TAKİP EDEN HEKİMLERİ İÇİN ÖDÜL MEKANİZMALARI PLANLANIRKEN, AİLE HEKİMLİĞİ BİRİMİNE BELKİ SAĞLIKLI OLMA HALİ NEDENİYLE, BELKİ DE KALDIRDIĞINIZ BASAMAKLANDIRMA SİSTEMİ NEDENİYLE, DOĞRUDAN 2.-3. BASAMAĞA GİDEREK AİLE HEKİMİNE GELMEYEN KİŞİLER İÇİN, ADETA HEKİM CEZALANDIRILMAKTADIR..
Koruyucu Sağlık Hizmetlerinde bölgesel farklılıklar mevcuttur. Sosyoekonomik düzeyin yüksek olduğu, özel sağlık kurumlarının kullanılma alışkanlığı bulunan bölgelerde aile hekimleri otomatikman cezalandırılacaktır.
Başka bir garabet, ENTEGRE SAĞLIK BİRİMLERİ için söz konusudur. Aylık hedeflenen nöbet tutulmadığı takdirde maaş kesintisi yapılacağı tanımlanmıştır. Aile hekiminin temel sorumluluğu aile hekimliği hizmetidir. Eğer ESB’de yeterli hekim var ise zaten aile hekimi nöbetine ihtiyaç bulunmamaktadır. Bu durumda, asli görevini yerine getirse dahi nöbet tutmayan aile hekimi cezalandırılacak, maaşının çok büyük oranda kesilmesi söz konusu olacaktır.
Teşvik ödemesi adı altında ULAŞILMASI İMKANSIZ MUAYENE SAYISI hedefi koymak, sadece aile hekimini tükenmişliğe sürükleyecek bir uygulama olacaktır. Bu tür teşvik uygulamaları, iş barışını bozan, hastayla hekimi karşı karşıya getiren ve şiddeti tırmandıran uygulamalardır.
Ayrıca, hastaların aile hekimi dışında hastanelere yaptıkları ziyaretlerden de aile hekimi cezalandırılacaktır. Sevk zinciri uygulamasının olmadığı bir ortamda, aile hekiminden adeta hafiyelik yapması beklenmektedir.
Hasta memnuniyeti konusuna gelecek olursak, subjektif kriterlere dayalı olan bu durum, çoğu zaman bilimsel gereklerle çelişmektedir. Memnuniyet oranına dayalı teşvik uygulaması asla kabul edilemez.
Dahası, şiddetle itiraz ettiğimiz, hekimin kirasını, bakım-onarımını, malzeme teminini sağladığı cari ödenekte planlanan %12’ye kadar kesinti, inanılmaz bir uygulamadır. Biz, binalar kamuya ait olsun, hekim bu ödeme yükümlülüğünün altına girmesin derken, verilen paranın da kesileceğini görüyoruz.
Sağlık Bakanlığı’nın temel görevlerinden biri olması geren sağlık okur-yazarlığını artırmak, gereksiz ve fazla ilaç kullanımını engelleyici politikalar ve bu konuda halkın bilinçlendirilmesi sorumluluğu, bu taslak yönetmelikle, aile hekimine yüklenmiş, uygunsuz ilaç kullanımı, ücret kesintisi yöntemi ile cezalandırılmıştır.
Unutmayalım, HEDEFLE YÖNETİMDE “SMART” YAKLAŞIMI ESASTIR.
Hedefler, Belirli, Ölçülebilir, Ulaşılabilir, Gerçekçi ve Zaman sınırlı olmalıdır.
Hedefler akılcı değilse, bu kriterlere sahip değilse, hedef değil hayal ya da heves adını alır ve sadece hedef uğruna çalışan kişiyi ve topluluğu TÜKETİR.
Doğru yöntem, kamuya ait binalarda, kamu kadrolarında, tek kalemde emekliliğe yansıyan yüksek özlük haklarıyla en fazla 2000 kişilik nüfusla, meslek ilkelerine ve etiğine uygun bir çalışma modelidir. Çalışanın haklarını, güvenliğini ve memnuniyetini gözetmeyen tasarılar asla sürdürülebilir değildir ve derhal geri çekilmelidir.
Dr. Yaman yaptığı basın açıklamasında cari ödenekte planlanan yüzde 12’ye varan kesintiye şiddetle itiraz ettiklerini vurgularken, Sağlık Bakanlığı’nın bu yöntem ile sorumluluğun aile hekimlerine yüklenerek ücret kesintisi ile cezalandırıldıklarını söyledi.