Avrupa Birliği (AB), 2025'te ABD'de transatlantik işbirliğini ön planda tutan önceki yönetimden farklı bir yaklaşım benimseyen Donald Trump yönetimiyle, ekonomi ve savunma alanlarında büyük bir sınav verecek. Aynı zamanda, başta göç olmak üzere bir dizi iç sorunla mücadele ederek "birliğini" korumaya çalışacak.
AB, Aralık 2024'te Ursula von der Leyen'in başkanlığında ikinci dönemine başladı.
Alman siyasetçi, yeni ekibini tanıtırken, AB ülkelerinin savunma harcamalarını artırmaları ve Avrupa'nın ABD ile Çin arasındaki inovasyon açığını kapatmaları gerektiğine dair güçlü bir mesaj verdi.
UKRAYNA'YA MALİ VE ASKERİ YARDIM
Von der Leyen, bu nedenle ilk 100 günlük icraatları arasında "Avrupa Savunmasının Geleceğine İlişkin Beyaz Bülten", "Temiz Sanayi Mutabakatı" ve "Rekabet Pusulası" gibi projeleri öne çıkardı. Ancak, ilk döneminde Koronavirüs pandemisi ve Ukrayna'daki savaşın yarattığı olumsuz ekonomik etkilerle karşılaşan Von Der Leyen'in ekibini, bu kez daha zorlu sınamalar bekliyor.
Yeni dönemin öncelikleri arasında, Ukrayna'ya devam eden mali ve askeri yardımlar yer alıyor.
Savaşın başlangıcından bu yana AB, Ukrayna'ya toplamda 122 milyar avrodan fazla yardımda bulundu. Bu yıl ise AB, ortak bütçesinden Kiev'e her ay 1,5 milyar avro göndermeyi planlıyor. Ancak, bugüne kadar yapılan tüm yardımların yaklaşık yarısını ABD, tek başına üstlendi.
20 Ocak'ta görevi devralacak Trump, sözlerini yerine getirerek ABD'nin Ukrayna'ya yaptığı yardımları durdurur veya keserse, AB üzerindeki yük daha da ağırlaşacak.
SAVUNMA
AB, 2025 yılı itibarıyla Ukrayna'ya sağlanan desteğin yanı sıra, Rusya'ya karşı savunma kapasitesini de güçlendirmeye odaklanacak.
Trump'ın tehditlerini yerine getirmesinin bir başka olumsuz sonucu ise, AB'nin savunma alanındaki zorluklarının derinleşmesi olacak.
Brüksel, Washington'ın NATO'ya olan katkılarını azaltması ve Kiev'e desteği geri çekmesi ihtimaline karşı uzun süre hazırlık yaptı.
Trump dönemine yönelik, bir tür "Trump görev gücü" oluşturulmuş, AB üye ülkeleriyle ve Amerikalı yetkililerle düzenli görüşmeler yapılmıştı. Ancak üst düzey AB diplomatları, bu hazırlıkların yeterli olmadığını ifade ediyor.
Bu hazırlıklar çerçevesinde, Von Der Leyen, yeni ekibinde ilk kez savunmadan sorumlu bir üyeye yer verdi.
AB Komisyonu'nun Savunmadan Sorumlu Üyesi Andrius Kubilius, üye ülkelerin silahlanma ve tedarik politikalarını daha etkili bir şekilde koordine etmekle görevli. Ancak, birçok AB ülkesinin bütçesi, hızlı bir şekilde silah alımı veya üretimi yapmak için yeterli değil.
Bu baskı, Trump'ın NATO'ya Avrupa müttefiklerinden daha fazla katkı talep etme söylemini gerçeğe dönüştürmesi durumunda daha da artacak.
GÖÇ SORUNU
AB, 2015-2016 yıllarında yaşanan yoğun düzensiz göç akınının ardından, uzun süren tartışmaların sonunda 2024'te Göç ve İltica Anlaşması'nı kabul etti. 2026'da yürürlüğe girmesi planlanan yeni düzenlemeler, esasen göç yükünü ilk varış ülkelerinden alarak tüm AB üyesi ülkeleri arasında daha adil bir şekilde dağıtmayı amaçlıyor.
Anlaşmanın temel hedefleri arasında AB'nin dış sınırlarını güçlendirmek, iltica başvurularını hızlı bir şekilde sonuçlandırmak, başvurusu reddedilenlerin geri gönderilmesini hızlandırmak ve göçmen kaynak ülkeleriyle işbirliğini artırmak yer alıyor.
2024 yılı sonlarına doğru, İtalya'nın aşırı sağcı Başbakanı Giorgia Meloni'nin Arnavutluk ile yaptığı anlaşma çerçevesinde, AB dışına gönderilecek sığınmacılar için merkezler kurulması konusunda somut adımlar atıldı. Bu gelişme, AB'nin göç yönetimi için farklı bir çözüm arayışını gündeme getirdi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen, bu çözümü açıkça desteklediğini ifade ederken, 2025'te geri gönderme sürecinin hızlandırılması amacıyla yeni bir direktif sunmayı planladığını belirtti.
Ancak uluslararası insan hakları kuruluşları, yeni tedbirlerin ciddi insan hakları ihlallerine yol açabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. AB, düzensiz göçle mücadele ederken bu tür endişeleri göz önünde bulundurarak bir denge kurmak zorunda kalacak.
TRUMP'IN EKONOMİ POLİTİKALARI
AB, Trump'ın ticaret politikalarıyla ilgili gerilimleri yönetmek zorunda kalacak.
ABD Başkanı olarak göreve başlamasıyla birlikte, Trump’ın uygulamayı planladığı korumacı ticaret önlemleri, Avrupa ile ilişkilerinde ana tartışma konusu olacak.
Trump'ın özellikle ticaret alanında sert bir tutum sergilemesi bekleniyor ve Avrupa da bu hedefin içinde yer alıyor. AB, Trump ile geçmişte yaşadığı ticari sorunlarla yeniden yüzleşmek zorunda kalacak.
Trump, AB ülkelerinin ABD ile yılda yaklaşık 150 milyar dolarlık ticaret fazlası vermesinden rahatsız. Bu nedenle Avrupa ürünlerine yüzde 10 ila 20 arasında ek gümrük vergisi getirmeyi planlıyor.
Trump, göreve başlamadan önce Avrupa’ya yönelik sert bir uyarı da yaptı. ABD’den daha fazla petrol ve doğal gaz almaması halinde, Avrupa'ya ek gümrük vergileri uygulanacağı tehdidini dile getiren Trump’ın açıklamaları Brüksel’de geniş yankı uyandırdı.
AB, özellikle Rusya’dan gelen gaz tedarikinin Ukrayna üzerinden tamamen kesilmesinin ardından, enerji tedarikinde ABD’ye yönelme sinyalleri veriyor. Avrupa, enerji ithalatındaki dışa bağımlılığını aşmak için sınırlı bir hareket alanına sahip. Rusya’nın kaybı, ucuz enerji bulma çabalarını zorlaştırırken, hızlı bir çözüm de henüz görünmüyor.
ABD, hem petrol hem de sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) alanlarında Avrupa’nın en büyük tedarikçisi konumuna geldi.
AB, Trump ile ilişkilerini düzeltmek amacıyla, ABD’den daha fazla LNG almayı planlıyor. Bu şekilde, enerji ithalatındaki artışın, ABD ile ticaret açığının bir nebze azalmasını sağlaması ve Trump’ı yatıştırması hedefleniyor.
ÇİFTÇİ SORUNLARI
Avrupa'daki çiftçiler, geçen yıl artan üretim maliyetlerine karşı tarımsal ürünlere daha yüksek fiyat verilmesi talebiyle geniş çaplı protestolar gerçekleştirmişti. Bu protestoların bir kısmı, AB kurumlarının önünde traktörlerle yapılan yoğun ve sert eylemlerle dikkat çekmişti.
AB'nin tarım politikaları, çevre, iklim ve doğa restorasyonu hedefleri, desteklemelerdeki kesintiler, yüksek enerji, yakıt ve gübre fiyatları ile dış ülkelerden gelen ucuz tahıl ürünleri, Avrupa çiftçileri için başlıca rahatsızlık veren konular arasında yer alıyor.
Avrupalı çiftçiler, ayrıca AB'nin, Arjantin, Brezilya, Paraguay ve Uruguay gibi ülkelerin dahil olduğu MERCOSUR ile et ürünlerini kapsayan bir serbest ticaret anlaşması yapma planlarını da engellemeye çalışıyor.
Çiftçilerin bu tür eylemlerine 2025'te de devam etmeleri bekleniyor.
AB bütçesinin yaklaşık üçte biri tarımsal desteklemelere ayrılıyor ve bu kaynak, 20 milyon çiftçiye sunuluyor. Ancak aynı bütçe içinde, geri kalmış sanayi ve teknoloji sektörleri gibi diğer alanlar da daha fazla destek talep ediyor.
Bu noktada, AB’nin sınırlı kaynaklarını yeniden yapılandırarak öncelikli alanlara yönlendirmesi gerekecek. Ancak bu süreç, Avrupa genelinde geniş çaplı protestoların yaşanmasını kaçınılmaz hale getirebilir.