Kendi halinde bir Anadolu şehri olan Ankara, Türk ulusunun kurtuluş mücadelesinin yönetimine tanıklık etti. Şehir önemini sonraki yıllarda Başkent olarak devam ettirdi. İnsanların yeni kurulan ülkenin başkentine ilgisinin yüksek olması burada hızlı bir nüfus artışı yaşanmasına neden oldu.
Şehrin hem o dönemki konumunu hem de gelecek senelerini korumak adına bir şehir planlaması ihtiyacı ortaya çıktı. İlk olarak Lörcher Planı adlı plan hazırlandı. Bu planın ardından gelen Jansen Planı ise Ankara'da adını daha fazla duyurdu.
"ANKARA'MIZDA TÜRKİYE'NİN KALBİDİR"
Jansen Planı o dönem tasarımıyla da ilgi çekmeyi başardı. Bu planın seçildiği yarışmanın jürilerinden olan Celal Esat Bey, planı bir kalbe benzetti. O dönem konu ile ilgili bir gazetede yer alan yazıda "Şehrin planı tesadüfi olarak bir kalbe benzer ki, Ankara'mızda Türkiye'nin kalbidir" denilerek Ankara'nın Türkiye'nin merkezi olması ve İnsanın vücudundaki en merkezi noktanın kalp oluşu arasında bir ilişkilendirme yapıldı.
Jansen Planı uzun yıllar boyunca Ankara'nın yapısal olarak büyümesinde etkisini hissettirdi. Şu an bile Ankara'nın çeşitli yerlerinde bulunan bahçeli evler ve tekil yapılar o zamandan hazırlanan şehir planının günümüzdeki izleri olarak varlığını sürdürüyor.
