Anadolu’nun kalbinde, tarihiyle olduğu kadar zanaatkâr kültürüyle de geçmişin izlerini taşıyan Beypazarı Çarşısı, asırlara meydan okuyarak bugün hâlâ canlılığını koruyor. Yaklaşık 600 yıllık bir geçmişe sahip olan çarşı, yeniden ayağa kaldırılarak hem bölge ekonomisine hem de kültürel mirasa katkı sunuyor.
Zaman içerisinde iç göçlerin ve kentleşmenin etkisiyle eski hareketliliğini yitiren Beypazarı Çarşısı, kapsamlı bir restorasyon süreciyle adeta küllerinden doğdu. Özellikle el sanatlarına meraklı yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası hâline gelen çarşı, şehrin tarihî kimliğini günümüzle buluşturuyor.
TARİHE DİRENEN BİR YAPI: YANGINDAN DOĞUŞ
Çarşının geçmişi yalnızca ticaret değil, aynı zamanda direniş ve yeniden doğuş hikâyesiyle de örülü. 1884 yılında meydana gelen büyük yangın, çarşının büyük bölümünü yok etti.
Ancak Beypazarı halkının el birliğiyle başlattığı yeniden inşa süreci, çarşıyı taş yapılardan oluşan bugünkü mimari dokusuna kavuşturdu. Böylece sadece bir alışveriş alanı değil, aynı zamanda el emeğiyle yoğrulmuş bir kültür mirası yeniden hayat buldu.
ZANAATKÂRLARIN BULUŞMA NOKTASI
Bugün Beypazarı Çarşısı; telkari, bakırcılık, kalaycılık, demircilik, dericilik, kunduracılık, dokumacılık, yorgancılık, terzilik, marangozluk, saraçlık ve semercilik gibi çok sayıda geleneksel el sanatının yaşatıldığı bir merkez hâline gelmiş durumda.
Her bir sokak, bir zanaat dalına ev sahipliği yapıyor. Dikiciler Sokağı’ndan Demirciler Sokağı’na, Kuyumcular Sokağı’ndan Bedesten’e kadar her köşe, ustaların yıllar süren birikimini yansıtan tezgâhlarla dolu. Şadırvan Sokağı ve Hanlar Önü ise hem alışveriş yapanlara hem de fotoğraf tutkunlarına nostaljik bir atmosfer sunuyor.