Haberankara.com Özel Haber / Azra KOÇAK - Ankara’nın Çubuk ilçesinde üretilen salatalıklarla hazırlanan coğrafi işaretli Çubuk turşusunun oldukça seveni bulunuyor. Damak çatlatan lezzeti ile 25 çeşit turşudan biri olan salatalık turşusunun vazgeçilmez lezzetinin ünü dünya ülkelerine kadar uzanıyor. Çubuk Belediyesi fidanlığında üretilen salatalıklarla da üretime katkı sağlanırken yerinde yetiştirilmesi gereken salatalıklar, organiğe en yakın şekilde üretilmiş oluyor.
Salatalıklar boyutlarına göre ayrılırken turşunun suyunu içine çekmesi için gerekli olan iğneleme işlemi de büyük bir önem taşıyor. Yapılan işlemlerin ardından salatalıkların 1 ay boyunca bekleyecekleri tenekenin kurulum aşamasına geçiliyor. Kurulduktan sonda tenekelerde bir ay boyunca bekletilen salatalıklar, tuzu seyreltilerek kavanozlara tek tek yerleştirilerek satışa hazır hale getiriliyor. Coğrafi işareti bulunan Çubuk turşusunun pek bilinmeyen hikayesi ise tarihe adeta ışık tutuyor.
ÇUBUK TURŞUSUNUN EFSANEVİ HİKAYESİNİ BİLMEYEN KALMASIN
1402 yılında Emir Timur'un yüzlerce fil ile Ankara'ya yaptığı tarihi saldırının ardında kalan Çubuk turşusunun şaşırtıcı hikayesi ortaya çıktı. Emir Timur ve Yıldırım Beyazıt'ın kaderi değiştiren çarpışma, Çubuk turşusunun doğuşuna sebep olmuştur. Türk kültürünün zengin mirasını ve turşu gibi geleneksel bir lezzetin tarihi ortaya çıkarken çoğu Çubuklunun bile bilmediği bu hikaye tarihin tozlu raflarını gün yüzüne çıkardı.
Turşunun hikayesi 1402 Ankara Savaşı'na dayanıyor. 1402 Ankara Savaşı için Emir Timur yüzlerce fille Çubuk bölgesine gelmiştir. Bölgede devasa ağaçlardan oluşan ormanlarında saklanan filler, Ankara Savaşı'nın kaderini değiştirir. Osmanlı Padişahı Yıldırım, tam savaşı kazanırken filleri savaş meydanına getirerek devreye sokan Emir Timur, savaşı kazanır.
Savaştan sonra bir süre Ankara'da kalan Emir Timur fillerinin bakım ve beslenmeleri için çubuktaki köylere dağıtır bütün filler Çubuk'taki köylülere dağıtıldıktan sonra Emir Timur köylülere fillere iyi bakmaları konusunda bir takım açıklamalarda bulunur.
Filler bir türlü doymak bilmezken filler de bir türlü doymuyormuş. Filleri doyurmaya çalışırken aç kalan köylüler ise hasat ettikleri sebzeleri meyveleri sirke küplerini doldurup saklamaya çalışırlar. Fillerden kurtulmak içim Nasreddin Hoca'ya giderek yardım isteyen köylüler, hep beraber Emir Tumur'a gitmişler. Nasreddin Hoca burada Timur'a dişi fil getirmesi önerisinde bulunurken haberi alan köylüler de bolca küp yapıp sebze meyve ne bulduysalar küplerin içinde saklamışlar.
Küplere yerleştirilen yiyeceklerin hepsi farklı bir lezzete dönüşürken o güne kadar turşu yapmayı bilmeyen Çubuklular fillerin sayesinde turşu yapmaya başlamışlar. Küplerin içindeki turşular beğenilince de zamanla turşu satışları başlamış. Hikayeye göre 1402 yılında başlayan Çubuk Turşuları, nesilden nesile aktarılarak devam ediyor.
Çubuk Turşusunun tarihi efsanevi bir nitelik taşırken damak çatlatan bu lezzet günümüzde hala pek çok kişi için gelir kapısı oluyor.
Haberankara.com
