Ankara’nın Altındağ ilçesinde kapılarını ziyaretçilere açan Anne Müzesi, annelik kavramını kültürel ve sanatsal bir bakış açısıyla ele alan Türkiye’nin ilk müzesi olma özelliğini taşıyor. Yazar Şermin Yaşar tarafından kurulan müze, anneliğin farklı yönlerini tarihsel ve sanatsal eserlerle gözler önüne seriyor.
SANAT VE TARİHLE DOLU BİR DENEYİM
Anne Müzesi, biri iki katlı, diğeri tek katlı olmak üzere iki binadan oluşuyor. İlk binanın giriş katında ziyaretçileri Mustafa Kemal Atatürk ve annesi Zübeyde Hanım’ın yapay zeka ile renklendirilmiş görselleri karşılıyor. Bu alanda ayrıca Atatürk’ün çocukluğunda giydiği poplin zıbın ve başlık, Zübeyde Hanım’a ait seccade gibi tarihi objeler sergileniyor. Dünyanın farklı ülkelerinden Annelik Nişanları da bu bölümde yer alıyor. Mitoloji ve filolojiye dair eserlerin bulunduğu alan, anneliğin tarih boyunca nasıl yorumlandığını gözler önüne seriyor.
Müzenin ikinci katında ise Türk geleneksel evlilik ritüellerine dair eserler sergileniyor. Duvaklar, kına gecesi türkülerinin hikâyeleri ve çeyizlerde bulunan emanetler ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Umay Ana figürü ise güçlü bir kadın ve anne figürü olarak heykel ve hikâyesiyle birlikte sunuluyor.
DÜNYANIN FARKLI KÜLTÜRLERİNDEN ANNELER
Müzenin ikinci binasında, "anne" kelimesinin farklı dillerde nasıl yazıldığı ve her kültürde anneliğin nasıl tasvir edildiği gösteriliyor. Ziyaretçiler, altı farklı dilde seslendirilmiş ninnileri özel kulaklıklarla dinleyerek annelik kavramının evrenselliğini deneyimleyebiliyor. Merkezde bulunan beşik, anneliğin evrensel bir simgesi olarak konumlandırılmış. Ayrıca yıllar içinde Anneler Günü’nün hangi tarihlere denk geldiğini gösteren takvim yaprakları da giriş bölümünde sergileniyor.