Başkent Ankara sahip olduğu doğal güzellikler ile parmak ısırtırken ne yazık ki pek çok yer yetersiz tanıtım nedeniyle hala hak ettiği değeri göremiyor ve turizme kazandırılamıyor. Bunlardan biri de görenlere ilk bakışta Sümela Manastırı'nı hatırlatan Alicin Kültürel Jeositi olarak öne çıkıyor. Dereleri, mağarası ve manastırı ile dikkat çeken Alicin Kültürel Jeositi mutlaka ziyaret edilmesi gereken rotalar arasında gösteriliyor.
ALİCİN KÜLTÜREL JEOSİTİ VE MANASTIRI NEREDE, NASIL GİDİLİR?
Alicin Kültürel Jeositi, Başkent Ankara'nın yeşil vadi ve doğal cennet olarak anılmakta olan Kızılcahamam ilçesinde yer almaktadır. Pek çok doğal güzelliğe ve zenginliğe ev sahipliği yapan Kızılcahamam sınırları içerisinde yer alan Alicin Manastırı, başkente 90 km uzaklıkta aynı adı taşıyan Alicin Deresi'ne komşu konumda bulunmaktadır. Hem derenin hem de vadinin 19. yüzyılda bölgede yaşayan ve Cin Ali adı ile anılan eşkiyadan geldiğine inanılmaktadır. Çevre halkı tarafından Alicin adı ile anılan eşkiya nedeniyle zamanla hüküm sürdüğü bölgede bu isimle anılmaya başlanmıştır.
Roma ve Bizans döneminden esintiler taşıyan Alicin Manastırı hakkında çeşitli rivayetler dilden dile dolaşsa da hala sırrını korumaktadır. Küçük Sümela adı ile de anılan manastır aglomera içerisine boşluk bölümünün doldurulması ile inşa edilmiştir. Manastır bugün bile hala pek çok sırrı içinde barındırırken ziyaret eden kişileri kendisine hayran bırakmayı başarıyor.